Ana içeriğe atla

hayatınızdan çıkmış insanlar 240222

Siz kimseyi hayatınızdan atmayı bilmeseniz de hayatınızdan çıkmış insanlar vardır. Hatta sizin çıkartmak zorunda olduğunuz için yolculadığınız insanlar vardır. Gün gelir. Hiçbir şeyin aynı olmayacağını ve zamanı geri döndüremeyeceğinizi bilmenin hissi içinizde, iki kelam edersiniz.

O hiç görüşmediğiniz aralıkta içinizde özlem bile oluşmuş olabilir. 

(Benim mevzuda olduğu gibi.)

(Şarkının sesini biraz arttırın 🔊)


https://open.spotify.com/track/3nsfB1vus2qaloUdcBZvDu?si=7ffd79c4951746ed 


Bahsettiğim iki çift muhabbet, eğlenceli başlıyor. Ama ortasında ve sonunda bu yükü omzumdan neden attığımı anlıyorum sanki. Yeniden karanlık bi bulut gökyüzünde süzülmeye başlıyor. Bağırmak istiyorum. Senin fikirlerin değişmedi. Ben de hiçbir şeyi çözemedim.

Aynı sorunları, aynı problemleri bir daha yaşayacağımızdan sonsuz kere daha emin oluyorum sanki.

Ben değişmedim desem bin yalan olur. Ama o kişiyle ilgili fikirlerim aynı kalmış.

Onun da huyu aynı. Belli.

Korkunç bir pişmanlık kendimi suçlamaya itiyor.

"Hiç bulaşmamalıydın."

Sözün özü, bazı insanlar hayatınızdan sadece gider. Geri döndürmek, döndürmeye çalışmak işi sadece daha acılı hale getiriyor.

Geriye döndürmeye çalışacak kadar iyi gitmedi bende. Ama sinirden hastalanırım diye korkuyorum. Mevzuyu unutmak için çabalıyorum. 💅🏻😂

Saat 12'ye vuruyor.

Benim zorla arabaya dönüştürdüğüm balkabakları özüne dönüyor.

G

24 Şubat 2022 

Belki de saat 12'ye vurduğunda, kendimizle tanışırız.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Normal İnsanlar Kitap Yorumu

           Taylor Swift’in övdüğü bir yazar Sally Rooney. Her yerde gördüğümüz, çok övülen bir kitap, hatta dizisi de var. Çok büyük bir beklentiyle başladım haliyle… Hazırsanız yazmaya başlıyorum. Kitabın alışılmışın dışında bir yazım tekniği var. Diyaloglar kısa çizgiyle değil cümlelerin içinde verilmiş. İlk başta zor geliyor okuması. Sonra seviyorsunuz. Ben sevdim en azından böyle bir tarzı okumayı. Edebi açıdan belli bir sıkıntı var kitapta. Taylor Swift karakterlerin beyninin içine girmiş gibi hissetmiş. Bense yakın bir arkadaşım tanıdığı insanların hikayesini bana anlatıyormuş gibi geldi. İlgiyle dinledim, ama kapıda kaldım. Sevgileri bana hissiyatı vermedi çünkü kavrayamadım… Açıkçası karakterler anlaşılmıyor ve bu çeviriden de kaynaklanmıyor. Özellikle de Marianne. Bir süre için görece daha yapıcı bir karakter olsa da en çok o kaçtı. Başına bir şey gelince kaçıp kendini ve başkalarını yokluğuyla cezalandıran biri. Hikayenin gidişatı kesik kesik...

inandığım masallar*

   *   Liseye başladığım ilk yılın yazıydı . Bilekleri o ince kırmızı iplerle bağlı iki insanin Ay'a bakarak birbirleriyle konuşmalarının mümkün olduğuyla ilgili bir hikaye yazmıştım. Yazardım çok. Hatırlarsın, onunla da yazmaktan konuşurduk. Heyecanla yazdıklarımızı birbirimize yollardık.  İşte Tuhafcım, birkaç gündür  aklıma düştü o hikayeler. Rüyalarım göğüs kafesimden çıkan ve sırayla sahile gömülen yedi siyah yılana çıktı. Ben de korktum. Akşamları isimlerini bilmediğim umacılar beni kovalıyormuş gibi aceleyle yürümeye başladım. Dolunaya baktım, yağmur yağarken ağladım. İçimdeki cehenneme de yağardı belki, kim bilir. Aynı yazdığım hikayelerdeki kahramanlar gibi, öyle olur sandım.  Ben yazmıştım öyle. Yazmamış mıydım! Ay'a bakardınız ve içinizden birisiyle konuşabilirdiniz . Sözcüklere gerek kalmaz, en iyi cümleler sizin anladığınız şeyin hissini vermezdi. Başka birinin sesini içinizde duymaya başladığınız zaman artık anlardınız. Büyü başlardı. Harfler ...

:(

kimseyle konuşmak istemiyor, saatlerce uyumak istiyordum.  uyuyordum.  sadece uyumak istiyordum.  ben yalnızım diye çığlık atmak istiyordum,  "ben yalnızım !" "yirmi kişinin olduğu o odada da yalnızım" içimin yalnız olduğunu  sevecek kimseye yer kalmadığını bağırmak istiyordum.  çığlıklar dinlemek  kendimi o siyah suda boğmak  yorganın içine gömülerek  yok olmak  istiyordum.