Ana içeriğe atla

batıp gitmiş Ay'dan yeni bir sen yaratmak


"Batıp gitmiş bir aydan yeni bir sen koymak ortaya, ancak bu kadar zor olabilir." 

 Aynada gördüğüm yüze Sisifos'un yüzü diyorlar. Çünkü onun gibi ben de her seferinde, her düzlükte neleri kaybettim unutuyorum. Yeni aldığım o nefeste nelerden vazgeçtim unutuyorum. Zaman geçiyor. O yol bitiyor gibi geliyor. Her şeyi silersem, her gün yeniden başlarsam daha güçlü olurum sanıyorum Kafamın içindeki parmaklıklar biraz daha seyrelir, kapı açılır, dışarının yolunu bulurum sanıyorum. Her seferinde beş yıl kar yumağı olup dağdan aşağı iniyor.

Sözler veriyorum. Sözler duyuyorum. Kafamdaki okyanusun içinde dönüyorlar. Cümleler el ele verip bazen beni boğuyor. Ayağa kalkıyor, kocaman bir canavar oluyor. Yedi eliyle beni boğmaya çalışıyor. Israrla ama korkuyla, kafamı suyun üzerinde tutmaya çalışıyorum, deniyorum. Nefesimi tutuyorum. Bazen suyun altından çıkamıyorum.

Seyrelmeyen parmaklıkları görüyorum bu sabah yine, daha az gözyaşı var. Boşa gidiyorum, yaprak yığını gibi savruluyorum. Ağlıyorum, yere düşüyorum. Düştüğüm yeri kuyu sanıyorum. Yerden kalkıyorum. Her gün yeniden doğuyorum. 

En azından deniyorum. 

Batıp gitmiş o aydan, yeni bir ben çıkartmaya çalışıyorum.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Normal İnsanlar Kitap Yorumu

           Taylor Swift’in övdüğü bir yazar Sally Rooney. Her yerde gördüğümüz, çok övülen bir kitap, hatta dizisi de var. Çok büyük bir beklentiyle başladım haliyle… Hazırsanız yazmaya başlıyorum. Kitabın alışılmışın dışında bir yazım tekniği var. Diyaloglar kısa çizgiyle değil cümlelerin içinde verilmiş. İlk başta zor geliyor okuması. Sonra seviyorsunuz. Ben sevdim en azından böyle bir tarzı okumayı. Edebi açıdan belli bir sıkıntı var kitapta. Taylor Swift karakterlerin beyninin içine girmiş gibi hissetmiş. Bense yakın bir arkadaşım tanıdığı insanların hikayesini bana anlatıyormuş gibi geldi. İlgiyle dinledim, ama kapıda kaldım. Sevgileri bana hissiyatı vermedi çünkü kavrayamadım… Açıkçası karakterler anlaşılmıyor ve bu çeviriden de kaynaklanmıyor. Özellikle de Marianne. Bir süre için görece daha yapıcı bir karakter olsa da en çok o kaçtı. Başına bir şey gelince kaçıp kendini ve başkalarını yokluğuyla cezalandıran biri. Hikayenin gidişatı kesik kesik...

inandığım masallar*

   *   Liseye başladığım ilk yılın yazıydı . Bilekleri o ince kırmızı iplerle bağlı iki insanin Ay'a bakarak birbirleriyle konuşmalarının mümkün olduğuyla ilgili bir hikaye yazmıştım. Yazardım çok. Hatırlarsın, onunla da yazmaktan konuşurduk. Heyecanla yazdıklarımızı birbirimize yollardık.  İşte Tuhafcım, birkaç gündür  aklıma düştü o hikayeler. Rüyalarım göğüs kafesimden çıkan ve sırayla sahile gömülen yedi siyah yılana çıktı. Ben de korktum. Akşamları isimlerini bilmediğim umacılar beni kovalıyormuş gibi aceleyle yürümeye başladım. Dolunaya baktım, yağmur yağarken ağladım. İçimdeki cehenneme de yağardı belki, kim bilir. Aynı yazdığım hikayelerdeki kahramanlar gibi, öyle olur sandım.  Ben yazmıştım öyle. Yazmamış mıydım! Ay'a bakardınız ve içinizden birisiyle konuşabilirdiniz . Sözcüklere gerek kalmaz, en iyi cümleler sizin anladığınız şeyin hissini vermezdi. Başka birinin sesini içinizde duymaya başladığınız zaman artık anlardınız. Büyü başlardı. Harfler ...

gizemce: gizem's log 002 hallowed be thy name

       Bugünün seyir notu gpt ile beraber yazdığımız bir öykü. Buraya not almak istedim. Peki niçin böyle bir öykü yazmaya ihtiyaç duydum?  Çünkü bu site bir hypomnata olmayacaksa neden var...yok yok kısa anlatamadım. Lütfen sayfada biraz daha kalın da ben de uzun cevaplayabileyim :)  Bazen bir şarkıyı seviyorum ama ona tam anlamıyla bağlanamıyorum. Melodisi içime işliyor, ritmi beni sürüklüyor, sözleri bir şeyler anlatıyor ama eksik kalan bir parça var. Sanki müziğin içine tam olarak girebilmem için ona bir bağlam, bir sahne, bir hikâye eklemem gerekiyor. Şarkının dünyasına ancak böyle adım atabiliyorum. İşte, bugün Iron Maiden’ın Wasting Love ve Hallowed Be Thy Name şarkıları üzerine böyle bir deney yaptık. Müziği bir anlatıya dönüştürdük, onu kendi kelimelerimizle yeniden kurduk. Öykü, hayatını kaçmakla geçiren birinin değişmeye karar verdiği o ana odaklanıyor. Bağlamı ben ekledim. Oğuz Atay’ın “duvara resim asmak” metaforundan ilhamla, kendi haya...