Köksüz, hafızası kayıp bir insan oluyorum sık sık. Burada bir blogum olduğunu da unutuyorum. Hatta blog yolculuğuna ilk burada başladığımı falan. Dahası da var. 4.sınıfta arkadaşımla dergi çıkarttığımızı, ilkokulda bile deneme yazdığımı (evet komik biraz), Nurullah Ataç okuduğumu, lise hayatımın şiirden ibaret olduğunu. Piyanoyla ilgili yazdığım şiirle ödül aldığımı...
Sahi geçmişe elimi daldırsam, on beş yaşındaki arkadaşımı görür müyüm?
"Yazdığın boyumuzdan büyük şiirleri hatırlıyorum, özledim seninle konuşmalarımızı. Seni hatırlamadığım çok gün oluyor. Ama doğum gününü her yıl hatırlıyorum. Geçmiş günler benim için üzüntüyle dolu, yine de mutlu anıları ve garip mizah anlayışını aklıma getirebiliyorum"
diyebilir miyim bilmiyorum. Benim gibi tuhaf olan ve bir sürü çocukluk çelişkisiyle dolu arkadaşımı hatırlayabilir miyim? Şimdi konuşmasak ve konuşmayacak olsak bile mutlu anları hatırlayabilir miyim? İçimde bir yerler onları hatırlamaya hakkım olmadığını söylüyor. Bunlar hak edilen şeyler mi onu da bilmiyorum. Değiller de galiba. Ben sadece bulunduğum an ile kendimi yargılıyorum. Geçmiş bana yalan geliyor. O anda başarısızım, geçmişte bir yerden sonra başarısızlığa battım. Kendime göre kendimi gerçekleştiremedim. Yine de bu his baya tuhaf, çünkü geçmişin pişmanlığı ve geleceğin endişesi de her an ensemde.
Sanırım sadece kısa bir zaman diliminde var oluyorum. Halbuki hep bu ben değildim. İçten içe kendi hayatıma, kişisel geçmişime karşı uzaylılaşıyorum, yabancılaşıyorum. Yirmi beş yaşına üç ay kalmış Siyaset Bilimi mezunu bir kadınken ve mastır yaparken dahi kendi geçmişime uzaylıyım. Ankara'yı kabul ettim. Ama okulumun içinde bölümümün bulunduğu yere kök salamadım. Bunları yazarken bile aklıma Marx geliyor. Yazarken bile yetersiz hissediyorum.
Zihnimde elektrik yapısı bozuk bir şehir var. Şehrin bazı bölgelerine ışık gidiyor, bazı yerler karanlıkta. Bu yüzden de hep yeni bir şey yapılmalı. Başlanılan işler de bitmedi. Ama benim gücüm kalmadı. Ufak bir ışığın olduğunu bilsem bile o ışığa seslenemiyorum.
Çünkü, köksüz ve hafızası kayıp bir insan oluyorum sık sık. Burada bir blogum olduğunu da unutuyorum.
![]() |
dört ağustos iki bin on yedi. |
Yorumlar
Yorum Gönder