Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Şubat, 2025 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

gizemce: gizem's log 003 robinsonculuk mu yoksa da vincicilik mi

       Kendi kendime düşünürken çıkarım yapmayı çok seviyorum, bazen bir uzaylı gibi hissettirse de inanılmaz küçük detayları bazen bilmediğimi "yaşama işi" denilen şeye uzak olduğumu düşündürüyor. Birazdan okuyacağınız şeyler belki herkesin de bildiğini varsaydığınız bir şeydir. Belki de öyledir. Ama hayat bir yolculuksa, bir gemi yolculuğuysa bu satırlardaki kaptan benim. Gelin benim çaylakça yazdığım seyir defterime konuk olun.      Bence bazı insanlar var ki, bir şeyler "uydurmayı" çok seviyorlar. "Uydurmak" diyorum çünkü başkalarına göre hiç münasip olmayan iki ya da daha fazla şey, onlar için bir bütün hâline gelebiliyor... Bu seyir notunda onlardan bahsedeceğim. Nasıl desem, belki sisteme uyum sağlamayı beceremiyorlar, belki de istemiyorlar. Belki de onlar için kıymetli gelmiyor. Ama bir şekilde üretme yoluna giriyorlar. Bir şeyler oluşturuyorlar—ister bir sabun olsun, ister bir tablo, bir şiir ya da bir makine. Kafamın içinde, bu insanların Rob...

gizemce: gizem's log 002 hallowed be thy name

       Bugünün seyir notu gpt ile beraber yazdığımız bir öykü. Buraya not almak istedim. Peki niçin böyle bir öykü yazmaya ihtiyaç duydum?  Çünkü bu site bir hypomnata olmayacaksa neden var...yok yok kısa anlatamadım. Lütfen sayfada biraz daha kalın da ben de uzun cevaplayabileyim :)  Bazen bir şarkıyı seviyorum ama ona tam anlamıyla bağlanamıyorum. Melodisi içime işliyor, ritmi beni sürüklüyor, sözleri bir şeyler anlatıyor ama eksik kalan bir parça var. Sanki müziğin içine tam olarak girebilmem için ona bir bağlam, bir sahne, bir hikâye eklemem gerekiyor. Şarkının dünyasına ancak böyle adım atabiliyorum. İşte, bugün Iron Maiden’ın Wasting Love ve Hallowed Be Thy Name şarkıları üzerine böyle bir deney yaptık. Müziği bir anlatıya dönüştürdük, onu kendi kelimelerimizle yeniden kurduk. Öykü, hayatını kaçmakla geçiren birinin değişmeye karar verdiği o ana odaklanıyor. Bağlamı ben ekledim. Oğuz Atay’ın “duvara resim asmak” metaforundan ilhamla, kendi haya...

gizemce: gizem's log 001 hiçbir şeyi kendinden emin şekilde yapamamak

     Kendi kendime düşünürken çıkarım yapmayı çok seviyorum, bazen bir uzaylı gibi hissettirse de inanılmaz küçük detayları bazen bilmediğimi "yaşama işi" denilen şeye uzak olduğumu düşündürüyor. Birazdan okuyacağınız şeyler belki herkesin de bildiğini varsaydığınız bir şeydir. Belki de öyledir. Ama hayat bir yolculuksa, bir gemi yolculuğuysa bu satırlardaki kaptan benim. Gelin benim çaylakça yazdığım seyir defterime konuk olun.  Hiçbir şeyi kendinden emin yapamamanın, kaynağı bu olabilir mi?       Bir şeyler üzerine yorum yaparken tamamen içimden gelen ve kendi hayat seyrimle eşleşen yorumlar yapmayı seviyorum. Yaşadıklarımdan yola çıkarak öğrendiklerimle birleştirerek konuşturuyorum. Bu şekilde de sanki bir özgünlüğe biricikliğe ulaşmışım gibi geliyor. Geliyormuş. Etrafı toplarken içimden kendime aynı soruyu onuncu kez sorarken fark ettim. Özgün ve biricik yorumların müptelasıymışım. Tabii bu yorumlama biçimi bilimsel konularda işlevsel değilmiş...